Soru: Risale-i Nur eğitici, öğretici, ufuk açıcı ve yol gösterici midir; yoksa slogan üretici, avutucu, his ve hevayı tahrik edici midir? Cevap: Risale-i Nur’un mesleği okuma mihveri üzerine kurulmuştur. Amacı, muhataplarını hakikat ve marifet ile eğitmek, okutarak onlara şahsiyet kazandırmaktır. Risale-i Nur’un mütalâası lezizdir. Metodu ikna edicidir. Meseleleri mantık ve muhakeme esaslarıyla ele alır, delil […]
Soru: Risale-i Nur un içtima î bünyenin tesis ve tekmiline kuvvet verebilecek temel değerleri nelerdir? Sosyal yapı ve beşerî ilişkiler açısından belirlediği esasları, hedefleri var mıdır? İçtima î hayatta istikamet, müsbet hareket, sükûn ve huzuru mu esas alır, yoksa gayesi kin, kan ve intikam mıdır? Cevap: Risale-i Nur, içtima î bünyenin sıhhat ve istikametine fevkalâde […]
Soru: Risale-i Nur’un insanın iç ikliminde yaptığı etki nedir? Bu etki sathî ve şeklî midir, yoksa hayattar, dinamik ve derunî midir? Cevap: Risale-i Nur insanın iç mimarîsini esas alır, onun nakşına yönelir. Etkisi derin, hayattar ve köklüdür, ruhu şekillendirir, düşünce ufkunu açar, akıl ve kalbin imtizacını sağlar. Onun etkisi, insanı en büyük ve en mükemme1bir […]
Soru: Hıristiyan ve Yahudilerden, cennete girebilecek olanlar var mıdır? Cevap: Bediüzzaman, “musibet-i beşeriye” olarak tanımladığı II. Dünya Savaşı yıllarında, “şiddetle rikkatime dokundu” dediği, insanlığın “felâket, helâket, sefalet ve açlık” hali karşısında duyduğu ıstırabın, “böyle musibetlerde kâfir de olsa, hakkında bir nevi merhamet ve mükâfât vardır ki, o musibet ona nispeten çok ucuz düşer. Böyle musibet-i […]
Soru: Bediüzzaman kendisine niye yarım ümmi diyor? Cevap: Malum olduğu üzere okuma-yazması olmayanlara ümmi denmektedir. Ve biz biliyoruz ki: Bediüzzaman hem okuyup hem de yazabiliyordu. 1921 yılında, Darü’l-Hikmeti’l-İslamiye’ye verdiği özgeçmişinde, Türkçe ve Kürtçe’nin yanında Arapça ve Farsça lisanlarıyla okuyup yazdığını belirtmişti. (Sadık Albayrak, Son Devrin İslam Akademisi, İstanbul, 1972, s. 197 ve devamı) O halde, […]
Soru: Kâinatın altı günde yaratılması ne demektir? Cevap: Kur’an’da birden fazla âyet, göklerin ve yerin altı günde yaratıldığını haber veriyor. Meselâ Hud Sûresi yedinci âyeti şöyle diyor: ‘Arşı su üzerindeyken, hanginiz daha güzel işler yapacaksınız diye sizi imtihan etmek için gökleri ve yeri altı günde yaratan O’dur. (Hud Sûresi: 7) Bir diğer âyet şöyle buyuruyor: […]
Soru: Risale-i Nur’da maddî âleme dair bilgilere nasıl bakmak gerekir? Meselâ; zeminin yüzünde dört yüz bin muhtelif taifeden ibaret olan bütün hayvanât ve nebatat envâının ordusunda geçen dört yüz bin sayısı, üç yüz binden ziyade envâ-ı mahlûkat ifadesindeki üç yüz binden ziyade sayısı, dünyanın güneşe uzaklığı… Hakeza nasıl değerlendirmeli, nasıl bakmalıyız? Bu bilgilerin hakikati nedir? […]
Soru: Cenâb-ı Hak mekândan münezzehse ahirette onu nasıl göreceğiz? Cevap: Zamandan ve mekândan münezzeh olan Allah ahirette, zamandan ve mekândan münezzeh ve keyfiyetsiz olarak görülecektir. Kıyamet kopmadan ve ahiret âlemi kurulmadan yüce Allah’ı görme şerefi ilk ve tek olarak Peygamberimiz’e (asm) nasip olmuştur. Peygamberimiz’in (asm) diğer peygamberlerden, tüm meleklerden üstün olmasının ve ‘Levlâke’ sırrına mazhar […]
Soru: Şeytan, Cehennem ateşinden mi yaratılmıştır? Eğer Cehennem ateşinden yaratılmışsa, şeytan ahirette nasıl cezalandırılacaktır? Cevap: Cenâb-ı Hak cinleri dumansız, yalın bir ateşten yarattığını Hicr sûresinin 27. ayeti ile Rahman sûresinin 15. ayetinde bildirmiştir. Hz. Âdem’e (as) secde etmeyen İblis ise, cin nevindendir. (Kehf: 18/50) İblis, Kur’ân’da geçen şekliyle; “Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, […]
Soru: Sözler’de geçen “…lâm’ı hem kendi mânâsını, hem fî mânâsını, hem ilâ mânâsını ifade eder” sözünü açıklar mısınız? Cevap: Cenâb-ı Hak Yasin sûresinin 38. âyetinde şöyle buyurmuştur: “Güneş de kendi müstakarrında cereyan eder. Bu Aziz ve Alîm olan Allah’ın takdiridir.” Allah bununla ilmini ve kudretini göstermekle izzetini ve azametini ilân etmektedir. Arapça, çok zengin ve […]
Soru: Mesnevi-i Nuriye’de geçen; “Hem o arşa çıkmak için dört vesile vardır. İlham, talim, tasfiye, nazar-ı fikrî” cümlesinin izahı nedir? Cevap: Cenab-ı Hakk’ı tanımaya ve hakkıyla sevmeye ulaştıran pek çok ‘tarîk’lerin olduğundan bahseder Bediüzzaman. Ona göre bütün ‘hak tarîk’ler Kur’ân’dan alınmasına rağmen, bir kısmı diğerlerine nazaran ‘daha kısa’, ‘daha selâmetli’ ve ‘daha umumiyetli’ olmaktadır. ‘Kemalât […]
Soru: Risâle-i Nur’da maddî âleme dair bilgileri, meselâ; ‘zeminin yüzünde dört yüz bin muhtelif taifeden ibaret olan bütün hayvanat ve nebatat envaının ordusu’nda geçen ‘dört yüz bin’ sayısı, ‘üç yüz binden ziyade enva-ı mahlûkat’ ifadesindeki ‘üç yüz binden ziyade’ sayısı, ‘dünyanın güneşe uzaklığı’ hakeza nasıl değerlendirmeliyiz?. Bu bilgilere nasıl bakmalıyız ve hakikati nedir? Cevap: Risâle-i […]
Soru: Sekizinci Şuâ’da geçen; “İmam-ı Ali’nin (ra) en mühim ve en müdakkik üveysî bir şakirdi ve İslâmiyetin en meşhur ve parlak bir hücceti olan Hüccetü’l-İslâm İmam-ı Gazâlî (ra) diyor ki: ‘Onlar vahiyle Peygambere (asm) nazil olduğu vakit, İmam-ı Ali’ye (ra) emretti, ‘Yaz’; o da yazdı, sonra nazmetti.’” cümlesini açıklar mısınız? Vahiy sadece Kur’ân’dan ibaret değil […]
Soru: “Her nefis ölümü tadacaktır” meâlindeki âyetlerde geçen ölüme, insanların ruhları da dahil midir? Cevap: “Külli nefsin zâikatü’l-mevt”, yani “Her nefis ölümü tadacaktır” meâlindeki âyet Kur’ân’da üç sûrede geçmektedir. (Bkz: Âl-i İmran: 3/185; Enbiyâ: 21/35; Ankebut: 29/57) Bu âyetlerde ‘nefis’, insanın ruhunu ifade etmektedir. Çünkü insan bedeni ölür, ama ruh ölmez. Beden mürekkeptir, yani birçok […]
Soru: Sünneti öğrenip uygulamak için sadece Risâle-i Nur okumak yeterli midir? Yoksa hadis ve sair dînî bilgileri ihtiva eden kitapları da okumamız gerekir mi? Cevap: Dinî bilgi üç gruba ayrılabilir: İnanmanın akıl, kalp ve vicdan boyutunda gerçekleşmesini sağlayan ‘iman bilgisi’, inandığını yaşamanın yollarını gösteren ‘hayat bilgisi’ ve toplum içinde davranmanın (da) kurallarını içeren ‘şeriat bilgisi’. […]
Soru: Bediüzzaman Hazretleri, atomdan küçük ‘esir’ maddesi olduğunu bildiği halde, Şuâlar’da ve başka yerlerde atomun bölünemez, yani cüz-i lâyetecezza olduğunu söylüyor. Neden atoma bölünemez demiştir? Hem şimdi atom bölünebiliyor? Cevap: Atom ile ilgili teoriler ilk defa eski Yunan’da milâttan önceki dönemlerde ortaya atılmıştır. Kelime olarak da ‘atomos’, yani bölünemez mânâsına gelir. Eski bilim adamları, atomu inceleyecek […]
Soru: Bediüzzaman’ın Sultan Abdülhamid ve İttihat Terakki’nin uygulamaları karşısındaki tutumu nasıldır? Cemalettin Efgani ve Muhammed Abduh hakkındaki fikri nedir? Cevap: Bediüzzaman’ın II. Abdülhamid’e bakış açısını değerlendirmek için Risale-i Nur’da verilen çeşitli bilgilere geçmeden önce, vesikalarda yer alan bilgileri dikkate almak konunun etraflıca kavranmasına vesile olacaktır. Bediüzzaman Said Nursi’nin 1907’de İstanbul’a gelmesinden sonra, dönemin ileri gelenleriyle […]
Soru: Gavs-ı Âzam gibi büyük veliler, bazı evkatta, mâzi ve müstakbeli hazır gibi müşahede ederler. Neden mâziye ait cihette sarahat suretinde haber veriyorlar da, istikbalden hafî remizlerle, gizli işaretlerle bahsediyorlar? Cevap: لاَ يَعْلَمُ ﴿ … ﴾ الْغَيْبَ اِلاَّ اللهُ âyetiyle, عَالِمُ الْغَيْبِ فَلاَ يُظْهِرُ عَلٰى غَيْبِهِ اَحَدًا * اِلاَّ مَنِ ارْتَضٰى مِنْ رَسُولٍ âyeti ifade ettikleri kudsî […]
Soru: Risale-i Nur’un menbaı, me’hazi nedir? Arzî midir, semâvî midir? Nerelerden ve kimlerden beslenir? Cevap: Risale-i Nur’un me’hazi, menba ı Kur’ân-ı Azimüşşandır. Rehberi Peygamber-i Zîşan Hz. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmdır. Çizgisi, ehl-i sünnet ve’l-cemaatin cadde-i kübrasıdır. Cemiyeti ayakta tutan, insanları birbirleriyle pekiştiren kuvvetler içerisinde hiçbir kuvvet din kuvveti kadar müessir olamaz ve dinî kuvvetin yerini tutamaz. […]
Sual: Hilâfet-i İslâmiye noktasında İmam-ı Ali’nin (ra) fevkalâde iktidarı, harikulâde zekâsı veyüksek liyakatiyle beraber, seleflerine nisbeten muvaffakiyetsizliği nedendir? Cevap: O mübarek zat, siyaset ve saltanattan ziyade, daha çok mühim başka vazifelere lâyıktı. Eğer tam muvaffakiyet-i siyasiye ve tamam saltanat olsaydı, Şâh-ı Velâyet ünvan-ı mânidârını bihakkın kazanamayacaktı. Halbuki, zâhirî ve siyasî hilâfetin pek çok fevkinde mânevî […]
Soru: Klasik İslam literatüründe, “99 Esma-i Hüsna” alarak geçen Cenab-ı Hakk’ın isimleri, Risale-i Nur’da neden “1001 esma-i hüsna” gibi tabirlerle ifade ediliyor? Cevap: Risale-i Nur’da Cenab-ı Hakk’ın isimleri ile ilgili tabirlerin geçtiği yerler incelendiğinde şu hususa dikkat edilmelidir: Sayı ifade eden tabirler (99, 1001 gibi) bütüne nazaran çok az kullanılmaktadır. Risalelerde genellikle, “bütün esma, bütün […]
Soru: Bediüzzaman Said Nursi, kendisi hayatta iken talebeleri tarafından hazırlanan ‘Tarihçe-i Hayat’ adlı eserde, kendisinden ve hayatından özet olarak bahsedilmesini istemiş, kendi hayatına ait ayrıntıların yerine, Risale-i Nurlardan telif sırasına göre değişik parçaların konulmasını tercih etmiştir. Neden? Cevap: Bu, şahsını değil de Risale-i Nur’u ön plana çıkarmak gibi bilinçli bir tercihin neticesidir. Hayatı boyunca bunu […]